Kemoterapi denildiğinde gözünüzün önüne nasıl bir tablo geliyor? Kusma, bulantı, halsizlik, saç dökülmesi mi?
Kötü bir üne sahip olan kemoterapi hakkında her şeyi bildiğinizi düşünüyorsanız, artık kemoterapilerin şiddetli bulantı ve kusmaya neden olmadığını duyduğunuzda şaşırabilirsiniz.
Aslında, yıllar içinde tıbbi gelişmeler, kanser tedavisinin genelinde olduğu gibi, kemoterapinin vücut üzerindeki yan etkilerini azaltmaya yardımcı oldu. Kanser tedavisi son yıllarda daha iyiye doğru evrilmiş olsa da, kamuoyu algısı tam olarak değişmedi.
Kemoterapi birçok hastanın tedavi planı için gerekli olduğundan, bu konuda bilinçlendirmenin hayati önem taşıdığını düşünüyoruz. Bu yazıda hasta ve hasta yakınlarının zihinlerindeki sorulara cevap vermek ve en yaygın kemoterapi mitlerinden birkaçını ele almak istedik.
Birçok insan kanser söz konusu olduğunda, tüm hastaların aynı ilaç ve yöntemle tedavi gördüğünü düşünüyor. Ancak durum böyle değil. Farklı ilaçlar farklı kanser türlerini hedef alıyor ve farklı şekillerde çalışıyor: örneğin kanser hücrelerini yok etmek, tümörleri küçültmek ve ilerlemiş kanser belirtilerini hafifletmek.
2. Kemoterapi sadece damar yolundan (intravenöz) olarak uygulanır.
Çoğu insan kemoterapi tedavisi dendiğinde, hastanede uzun süreler geçireceğini ve daima damar yolundan ilaçlar verileceğini düşünür. Gerçekte, günümüzde birçok kemoterapi ilacı ağızdan uygulanabilir. Ayrıca, ilaçlar damar yolundan uygulandıktan sonra bile hasta sonra evine gidebilir. Kemoterapi öncesinde damardan veya ağızdan verilen bazı ilaçlar (premedikasyon) hastaların yaşam kalitesini belirgin bir biçimde artırır.
Yaklaşık 20-30 yıl önce kemoterapi yoğun mide bulantısı ve kusmaya neden olurdu. Ancak günümüzde bu şikayetleri yukarıda sözünü ettiğimiz uygulamalarla kontrol altına alınmaktadır.
Kemoterapi hastalarında ciddi enfeksiyonlar artık eskiden olduğu kadar yaygın değildir, çünkü günümüz kemoterapi ilaçlarının neden olduğu kemik iliği baskılanması (miyelosüpresyon) bağışıklık sistemini baskılayacak düzeyde olmamaktadır. Bağışıklık sistemi tümüyle etkilenmediği için vücut halen enfeksiyonla savaşabilmektedir.
Kemoterapi tedavisi sırasında saç dökülmesi yaygın olsa da, her hasta bunu yaşamaz. Bazı ilaçların saç dökülmesine neden olma olasılığı diğerlerine göre daha yüksektir. Kemoterapi nedeniyle saç dökülmesi genellikle ilk tedaviden iki- üç hafta sonra ortaya çıkar. Saç dökülmesinin, tedavinin işe yarayıp yaramadığıyla hiçbir ilgisi yoktur.
Kemoterapi hastaların büyük çoğunluğunda kilo kaybına neden olmaz. Özellikle tümörü küçülten tedaviler tersine hastanın iştahının artmasını ve kilo almasını sağlar.
Kısa süreli kemoterapilere bağlı kısırlık riski çok düşüktür. Bazı kemoterapiler yalnızca geçici olarak regl (aybaşı) durmasına neden olur. Kısırlık riski yüksek olan bazı ilaçlar veya uzun süreli kemoterapilerde risk çok yüksekse doktor bu konuda sizi bilgilendirir. Gerekirse yumurta ve sperm dondurarak saklama gibi yardımcı üreme teknikleri kullanılabilir.