Yeni bir koronavirüs türünün yol açtığı COVID-19 hastalığı 2019 yılının sonunda Çin’in Wuhan kentinde ortaya çıkmış ve kısa sürede tüm dünyayı etkisi altına almıştır. Bugün (03/08/2020) dünya da 18.348,75, ülkemizde ise 232.856 onaylanmış vaka bulunmaktadır. Tüm dünyada ölen hasta sayısı 694.874’ dür (1).
Enfekte olan hastaların çoğu hafif-orta düzeyde semptomlar ile özel bir tedavi gerektirmeksizin hastalığı atlatırken, yaşlı ve/veya eşlik eden diabet, kronik akciğer hastalığı, kardiyovasküler sistem hastalıkları ve kanser gibi hastalığı olanlarda çok daha ağır klinik tablolar görülebilmektedir (2).
Kanser gibi hem kendisi hem de tedavisi bağışıklık sistemini zayıflatan bir hastalığın tanı ve takibi, bu özel süreçte her zamankinden daha dikkatli ve özenli bir yaklaşımı gerektirmektedir. Ülkemizde her yıl 170 bine yakın yeni kanser tanısı konmakta olup her yıl kanserden 90 binin üzerinde ölüm görülmektedir. Türkiye’de ölümlerin %20’den fazlası kanser nedeniyledir. Bu ölümcül hastalıkla kanser kontrol programının ve kanserle mücadelenin COVID-19 pandemisi döneminde de devamlılığını sağlamak gerekmektedir (3).
Hem hastanın tanı ve tedavi sürecini geciktirmeden tamamlamak hem de hastaları bu enfeksiyondan korumak ancak alınacak bir dizi ciddi önlemle mümkün olabilmektedir. Pandeminin başlangıcı; eldeki yetersiz bilimsel veriler ve dünyada yaşanan panik ve bilinmezliğin yarattığı korkunun gölgesinde özelikle sağlık hizmeti sunucuları açısından zorlu bir süreç oldu. Tüm kurumlarda olduğu gibi bizlerde gerek Sağlık Bakanlığının rehberleri
gerekse diğer ülkelerde yayınlanan klavuzlar ışığında bir dizi önlemi ivedilikle almaya çalıştık.
Kanser tanı ve tedavisi ile uğraşan kurumumuzda (Neolife Tıp Merkezi) Türkiye’deki ilk vaka görülmeden yaklaşık bir ay kadar önce tüm ekibimizi bu hastalık ve korunma yöntemleri ile ilgili bilgilendirmeye ve eğitmeye başladık. Bu doğrultuda her yıl verdiğimiz hijyenik el yıkama eğitimine ek olarak şubat ayı başında COVID-19 hastalığı ile ilgili bir bilgilendirme semineri düzenledik.
Hastalık ülkemizde görüldüğü andan itibaren de bir seri güvenlik önlemini hayata geçirdik. Tüm kurumlarda olduğu gibi hizmetin sürekliliğini sağlamak bizim için en önemli konuydu. Onkolojik tedavilerin kesintiye uğramasının en az bu hastalık kadar ciddi yan etkilere sebep vereceği bilinciyle yola çıktık. Öncelik çalışanlarımızın enfekte olmamasını sağlamaktı. Bu yüzden tüm birimlerimizde çalışan arkadaşlarımızı 2 ya da 3 gruba ayırdık ve grupların birbiri ile temas kurmasını önledik. Yakın mesafe çalışmaları gereken arkadaşlarımızın çalışma ortamlarını sosyal mesafe kuralına uygun şekilde hazırladık. Bankolarımızın önüne hastalarımızın çalışanlara ve birbirlerine yaklaşmalarını engellemek için bariyerler koyduk ve yerlere 1,5 metre kuralını anımsatacak uyarı yazıları yapıştırdık. Tüm çalışan arkadaşlarımızı, toplu taşıma kullanmamaları için evlerinden özel araçlar ile aldırttık. İlk günden itibaren kişisel korunma ekipmanlarını temin ettik ve Bakanlığın yönergeleri doğrultusunda kullanımını sağladık. Çalışanlarımızda, tüm hastaları ve ekip arkadaşlarını COVID-19 pozitif gibi düşünerek davranmaları yönünde farkındalık yaratmaya çalıştık. Bu konuda eğitimlerimizi sürekli tekrarladık. Yemekhanede masaları tek kişi oturacak şekilde organize ettik. Kafeteryamızı kapattık.
Hasta ve hasta yakınlarının bekleme alanlarını ayırdık. Hasta yakınlarını klinik dışındaki konferans salonumuzda ya da klinik önündeki açık alanda sosyal mesafe kuralına uygun bir şekilde misafir ettik. Hastalarımızı içeri alırken triaj uygulaması yaptık. Temas şüphesi ya da pozitif klinik
bulguları olan hastalarımızı özel bekleme alanlarına alıp hekimler tarafından değerlendirilmelerini sağladık. COVID şüphesi olanları Sağlık Bakanlığının talimatları doğrultusunda ilgili hastanelere yönlendirdik. Kapıdan giren her hastaya ve ziyaretçiye el dezenfektanı ve maske verdik. Bekleme alanlarını sosyal mesafe kurallarına uygun olarak planladık. Mümkün olduğunca ortam havasının tazelenmesini sağlayacak düzenlemeler yaptık. Bekleme alanlarındaki su sebillerini kaldırdık. Kafeterya hizmetlerimizi durdurduk. Tedavisi devam eden hastalarımızda hastalık şüphesi ortaya çıktığında toraks BT’lerini çektik ve test yaptırmaları için ilgili hastanelere yönlendirdik. Testi pozitif gelen hiçbir hastamız olmadı ancak olsa idi veya olur ise tedaviyi kesmenin yaratacağı yarar/zarar oranını değerlendirip öyle davranmayı etik kurulumuz ile birlikte kararlaştırdık. Kontrol randevularını hastanın bir şikayeti yok ise erteledik. Hekimler ile online görüşme / konsültasyon sistemini geliştirdik.
Sağlık Bakanlığının tüm duyuru ve kılavuzlarını ekibimiz ile paylaştık ve bilgi güncellemelerini yaptık. Tüm alanlarımızda gerek hasta ve hasta yakınları gerekse çalışanlarımız için bilgilendirme dokümanları ve panolar hazırladık. Normalleşme sürecinin başlaması ile birlikte bu süreçte kliniğimizin normalinin ne olması gerektiği konusunda danışman enfeksiyon hastalığı uzmanımız ile eğitimler verdik, kılavuzlar hazırladık.
Tüm bu önlemlerin şemsiyesi altında, ülkemizde ilk vakanın bildirildiği Mart ayından bu yana hiçbir çalışanımız ve hastamızda COVID-19 pozitifliği tespit edilmeden bugüne geldik. Gerek normalleşme sürecinin başladığı Haziran ayından sonra gerekse bundan sonraki günlerde kurallarımızı esnetmeden sürdürerek hizmetimize ara vermeden yürüyebilmeyi hedefliyoruz.
Kaynaklar
1. www.worldometers.info
2. www.who.int